5 Temmuz 2007 Perşembe

1996 ÖSS Soruları -3

34 )
Konuşurken düşüncemizi daha iyi anlata-
madığımızı varsayalım . Geri alamazsınız onu . Dinleyene gitmiştir bir kez . Yeni cüm-
leniz ister istemez öncekinin yetersizliğini kapatma kaygısı taşıyacaktır . Öte yandan siz ne kadar açıklamaya çalışırsanız çalışın dinleyiciler , kendilerine uygun düşen , kendi özlemlerini karşılayan yorumu benimseyecek , öyle algılayacaklardır .

Bu parçada vurgulanmak istenen , aşa-
ğıdakilerden hangisidir ?

A) Dinleyicilerin , söylenenleri , istedikleri
doğrultuda anladıkları .
B) Dinleyicilerin , konuşmayı , eleştirel bir
değerlendirmeden geçirdikleri .
C) Söylenen bir düşünceyi değiştirmenin
gereksizliği .
D) Dinleyicilerin düzeyini göz önünde bu-
lundurarak konuşmak gerektiği .
E) Düşünceleri açıklamada , konuşma ye-
rine yazmayı seçmenin doğru olduğu .








35 )
Ben dünyanın neresinde bulunuyorsam ora-
ya , oranın insanına , coğrafyasına , tarihi-
ne , doğasına bakmadan , orayı yazmadan yapamam . Bana göre dünya , kısacası her şey yazmak için vardır . Kimi zaman yalnız doğadır , tarihtir gördüğüm , kimi zamansa salt insan yaşamı ... Dünyayı böyle algılarken kendimi zorlamam , ilgi alanım beni nereye sürüklerse o yöne giderim .

Bu sözleriyle sanatçı hangi özelliğini vurgulamak istemiştir ?

A) Tarihe ve coğrafyaya özel bir önem ver-
me .
B) İlginç konular bulmaya çalışma .
C) İnsanların yaşamına ilgi duyma .
D) Genellikle doğadan kopmama .
E) Yaşadığı ortamı yazıya dönüştürme .


36 )
Tarihin belli bir dönemi yansıtmak isteyen romancı , bu konuda kendini özgür sayabi-
lir . Ancak , amacı kendini ustaca gizleyen bir gülmece romanı yazmak değilse , yo-
rum gerektirmeyecek ölçüde kesin veriler-
den yararlanmalıdır . Bu verileri çarpıtmak-
tan , örneğin kronolijiyi tersine çevirmekten
özenle kaçınmak zorundadır . Bilerek ya da bilmeyerek bu zorunluğa yan çizmek , bir bakıma bindiği dalı kesmekten başka bir şey değildir .

Bu parçaya göre romanda aşağıdakiler-
den hangisi “ bindiği dalı kesmek “ anla-
mına gelmektedir ?

A) Gülmece öğesini ön plana çıkarmak .
B) Yorum gerektirmeyecek tarihi olaylara
yer vermek .
C) Herkesin bildiği kimi gerçekleri değişti-
rerek aktarmak .
D) Yorumunda herkesin birleştiği tarihi
olayları değişik açıdan ele almak .
E) Tarihi olayları yorumlamaktan kaçın-
mak .






37 )
Ormanda , ovada otlayan ata , üveyiğin uçuşuna bakıyorum . Sessizliği dinliyorum . Bunların bir dil olduğunu söylüyorum kendi kendime . ..Anlayamadığımız , daha doğru-
su anlamak için yeterince zaman ayırama-
dığımız bir dil ... Çoğu kez bu dili kullanmı-
yoruz , doğaya dışarıdan bakıyor , onu bi-
lim yoluyla yeniden bulmaya çalışıyoruz .
Oysa bu kopukluk ancak şiirle , doğayı içten tanıtan , ondaki güzellikleri sezmemizi
sağlayan şiirlerle giderilebilir .

Bu parçada vurgulanmak istenen , aşa-
ğıdakilerden hangisidir ?

A) Günlük yaşamın insanı doğadan uzak-
laştırdığı .
B) Doğadaki varlıklarla mutlu olunabilece-
ği .
C) Doğadaki her varlıktan bir şeyler öğre-
nilebileceği .
D) İnsanın , doğadan uzaklaşmasının sa-
nat aracılığıyla önlenebileceği .
E) Doğanın bilim yoluyla anlaşılabileceği .



38 )
Geçen yetmiş yılda ne yaptım ? Yetmiş sekiz kitap yazdım . Şimdi size bir itirafta bulunayım . Her biri beş on baskı yapmış olan bunca kitap bana , sanki yazacağım kitabın taslağı gibi gelmiştir . Yetmiş sekiz kitapta hep ileride , şimdiden kestiremediğim bir zamanda , yazacağım o kitabın taslağını yaptım . Kim bilir , belki de hep taslağı yapacağım . Yaşamım belki de bu taslaklar arasında , istediğim kitabı yazamadan geçip gidecek .

Bu parçada anlatılmak istenen , aşağıda-
kilerden hangisidir ?

A) Her yapıtın kendine özgü bir taslağının
bulunduğu .
B) Yapıtlar için taslak hazırlamanın zaman
yitimine yol açtığı .
C) Sanatçının , daha yetkin ürünler ortaya
koyma çabası içinde olduğu .
D) Bir yapıtın güzelliğinin ve kalıcılığının
onun işlenişine bağlı olduğu .
E) Yazma ve yaratma gücünü , ortaya ko-
nan yapıtların sayısının belirlediği .






39 )
Şiirimizde Birinci Yeni akımı da İkinci Yeni akımı da kalıcı olamazdı . Nitekim olamadı da . Bir kere Birinci Yeni bize uzaktı . İkinci Yeni ise bir modaydı ; konup göçtü . Göç-
mek zorundaydı , çünkü bizimle hiçbir bağı yoktu . Edebiyatımızın bir uzaması , aşaması değildi . Fransız şiirine özenip Fransız şairlerini taklit ederek köksüz bir şiir çıkardılar ortaya . Her iki akımın günümüzde ayakta kalan temsilcileri ise şi-
irlerini geliştirip başka şiire yöneldikleri için unutulmadılar .

Bu parçada , sözü edilen akımlara bağlı sanatçılar niçin eleştirilmektedir ?

A) Kendilerinden sonra gelenlere önderlik
etmedikleri için .
B) Yapıtlarında edebiyatımızın temel kural-
larına uymadıkları için .
C) Unutulmama amacıyla başka tür şiirlere
yöneldikleri için .
D) Şiirlerini günün akımlarına uygun bir
çizgide oluşturdukları için .
E) Yabancı şiirleri örnek aldıkları ve kendi
edebiyatımızdan koptukları için .

40 )
Ne mahallenin ne de komşuların dedikodu-
ları kapımızdan içeri girerdi . Babamın da dışarıdan içeriye , aileyi ilgilendirmeyen bir olay getirdiğini hiç hatırlamıyorum . Olduk-
ça durgun bir yaşantımız vardı . Ancak , ak-
rabalarımızdan birinin bize yatılı konuk gelmesi ya da büyük ağabeyimin yatılı okuldan eve dönmesi , evimizdeki durgun-
luğu kıran bir bayram havası estirirdi . Böy-
le günlerde yatma saati gecikir , gece yarısına kadar oturulurdu .

Bu parçada yazar , ailesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinmemiş-
tir ?

A) Başkalarının yaşamlarından ve ilişkile-
rinden evde söz edilmediğine .
B) Sorunları ortaklaşa çözmeye çalıştık-
larına .
C) Evlerine , yakınlarının birkaç günlüğüne
gelmesinden mutlu olduklarına .
D) Sessiz sedasız bir yaşam sürdüklerine .
E) Kimi geceler , geç saatlere kadar yat-
madıklarına .

41 )
Her okur kuşağı kendi ilgisinin , duyarlılığı-
nın ulaşabildiği yere kadar izliyor şiiri ; on-
dan sonrasını yok sayıyor . İnsana , dünyaya , toplumsal olgulara bakış değişir-
ken şiirin de değişebileceği düşünülmüyor .
Bu yüzden onlar , hangi dönemde kaldılar-
sa o dönemdeki gibi şiir yazılmasını istiyor-
lar . Yeni şiiri , anlama , eleştirel bir süz-
geçten geçirme çabası göstermeden “ An-
lamıyorum “ diyerek reddeden böylesi okur-
lara verilecek yanıt şu olabilir . “ Bugün öyle şiir yazılmıyor . “

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir ?

A) Şiir anlayışının kuşaktan kuşağa değiş-
tiğine .
B) Eski kuşağın yeni şiiri anlamak için ça-
ba göstermediğine .
C) Şiiri anlamada alışkanlıkların bir etkisi
olmadığına .
D) Şiirdeki değişmenin doğal karşılanması
gerektiğine .
E) Eski kuşağın yeni şiir konusunda önyar-
gılı olduğuna .






42 )
Kitaplarımın hemen her yeni basımında değişiklikler yaparım . Kimi öykülerimi ata-
rım kitaplarımdan . Kimilerinin bazı yerlerini de yeniden yazarım . Bu işler de ister iste-
mez çok zamanımı alıyor . Düzeltmeye za-
man bulamadığım için on on beş yıldır yeni
basımlarını yapamadığım kitaplarım var .
Son yıllarda az sayıda kitap yayınlamamın
bir nedeni de bu .

Bu parçada sözü edilen sanatçı ve kitap-
larıyla ilgili olarak aşağıdaki sorulardan
hangisinin cevabı yoktur ?

A) Yeni baskıları olmayan kitaplarınız , dü-
zeltilemeyecek durumda olurlar mı ?
B) Kitaplarınızın her baskısının bir önceki
baskısından farklı olduğu doğru mu ?
C) Kitaplarınızdan tümüyle çıkardığınız
bölümler , öyküler oluyor mu ?
D) Yeniden ele alamadığınız için yeni bas-
kıları yapılamayan kitaplarınız var mı ?
E) Kitaplarınızda yaptığınız değişiklikleri
kısa sürede tamamlayabiliryor musu-
nuz ?

43 )
Mektup bizde genellikle yaygın olmayan bir tür . Otobiyografi de öyle . Oysa bu tür ya-
pıtlar , yani mektuplar , otobiyografiler bir yazarı tanımada , onun yapıtlarının özelliği-
ni , inceliğini ve güzelliğini görmede , iç dünyasını öğrenmede bulunmaz kaynaklar-
dır . Nitekim Batı edebiyatında bu tür yapıtlar , özellikle de mektuplar oldukça yaygın .

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir ?

A) Edebiyatımızda mektup ve otobiyografi
türünde ortaya konan ürünlerin sayıca
birbirine yakın olduğuna .
B) Mektuplarla otobiyografiler arasında iş-
levsel bir ortaklığın olduğuna .
C) Mektuplarla otobiyografilerin bir yazarı
tanımada güvenilir belgeler olduğuna .
D) Mektup ve otobiyografi gibi türlerin
oluşturuldukları dönemden izler taşıdı-
ğına .
E) Mektup türünde oluşturulan yapıtların
bizim edebiyatımızda çok az olduğuna .







44 )
Gerçek bir eleştirmen , herhangi bir etki al-
tında kalmadan eleştirisini yazar . Hiçbir za-
man art niyetle davranmaz . Bugün övdü-
ğünü yarın yermeye kalkmaz . Eleştirdiği sanatçının kişiliğini hedef almaktan özellik-
le kaçınır ve onun sanatını aşağılamaz . E-
leştirdiği yapıtı tutarlı , nesnel , bilimsel ve-
rilere dayanarak yargılar .

Bu parçada bir eleştirmende bulunması gereken nitelikler arasında aşağıdakiler-
den hangisine yer verilmemiştir ?

A) Yansız davranma
B) Yapıta bağlı kalma
C) Belirli ölçüler kullanma
D) Çelişkiye düşmekten kaçınma
E) Sanatçıya yol gösterme

45 )
Belli bir dönemin romanını yazmak , ger-
çekten çok güçtür . Bu güçlük , dönemi yansıtacak olay , durum , kişi gibi öğelerin durmuş oturmuş olmamasından kaynakla-
nır . Bunun gerçekleşmesi için , yaşanılanların üzerinden uzunca bir süre geçmesi gerekir . Yaşanılanlar bu süre içerisinde durulup tortulanmalı ki yazar onlara soğukkkanlı bir yaklaşımla bakabil-
sin . Bu olmazsa yazar , yazdığı şeyin içinde yer alamaz , yazdıklarını inandırıcı kılamaz . Daha doğrusu nesnel olarak yar-
gılayıp değerlendiremez . Bunun doğal bir sonucu olarak da nesnel bir tutumla yazamaz .

Bu parçaya göre , aşağıdakilerden han-
gisi belli bir dönemin romanını yazmak için gerekli koşullardan biri değildir ?

A) Yazarın olaylara bakışının yansız olma-
sı .
B) Olayların , sıcağı sıcağına anlatılmasın-
dan kaçınılması .
C) Kahramanların kişiliklerinin olay içeri-
sinde verilmesi .
D) Anlatılacakların iyice değerlendirilip
özümsenmesi .
E) Anlatılanların okur üzerinde gerçeklik
duygusu uyandırması .

Hiç yorum yok: